29 Şubat 2012 Çarşamba

Şikayet Edecek Misiniz?

Üniversitede arkeoloji bölümünü bitirdikten sonra sanat tarihi öğretmeni olarak küçük bir ilçede işe başladım. Büyükşehirde yaşadıktan sonra küçük bir anadolu kasabasında hayata devam etmek oldukça zor gelmişti. Gittiğim yerde ne bir sinema ne bir tiyatro hiçbirşey yoktu. Sadece kendi okulumda yaşı geçkin insanlarla yapabileceğim kadar muhabbet ediyor akşamda eve kapanıp altı yedi kanaldan daha fazlasını çekmeyen bir televizyonla vakit geçiriyordum. Kasaba küçük vede tek başına yaşayan birisi olduğum için oldukça dikkat çekiyordum. Lisedeki öğrencilerimin bile bakışları zaman zaman yiyecek gibiydiler. Üniversitede güzellik olarak ortahalli bir kız iken burada acaip ilgi görüyordum hoşuma gitmiyor da değildi hani. Böylesine kapalı bir ortamda dizaltında bile olsa etek giyen tek bayan olarak ne kadar dikkat çektiğimi siz düşünün. Lisedeki öğrencilerimle arkadaş gibiydim. Özellikle hamza adında bir öğrencim benimle konuşmak sohbet etmek için sık sık yanıma geliyor akşamleyin evlerimiz komşu olduğu için beraber gidip geliyorduk. Benimle konuşurken heycanlanması kaçamak bakışlarını yakalamak çok hoşuma gidiyordu. Birgün yine sohbet ederek eve dönerken kasabanın biraz dışarısında eski tarihi kalıntı ve duvara işlenmiş resimlerin olduğu bir mağara olduğunu söyledi. Bende esas dalı itibarıyle arkeolog olduğum için orayı görmek istediğimi beni götürüp götüremeyeceğini sordum. Hemen atlayıp tabiki götürürüm öğretmenim dedi ve cumartesi günü oraya gitmek için anlaştık. Magaraya gideceğimizden rahat olabilmek için altıma bir eşofman üstümeyse bir tişört giymiştim,hamza öğlene doğru geldi. Onu herzamankinden daha heycanlı görmüştüm ama bişey sormadım. Beraberce yola çıktıktık herzaman bülbül gibi konuşan çocuk konuşmuyor hep bişeyler düşünüyordu. Canını sıkan bişeymi var dediğimde yoo öğretmenim hiçbişey yok dedi. Yarım saatlik bir yürüyüşten sonra bahsettiği yere gelmiştik. İçeriye girdiğimizde bir kaç kırık vazo testi gibi ev eşyaları vardı. Bütün mağara define avcılarının kazmaları sonucu delik deşik olmuştu. Mağaranın sonundaysa definecilerin açtığı bir insanın çömelerek ancak sığacagı kadar bir delik vardı. Hamza bu deliğin sonunun bir odaya çıktığını ve bu odanın duvarlarının resimlerle dolu olduğunu söyledi. Tabi ben dururmuyum hemen gitmek istedim. Hamza yolu göstermek için ördek gibi çömelerek o küçücük tünele girdi bende onu arkasından takip ettim. Tünel yaklaşık 10 metre sonra bir karanlık odaya çıktı. Hamza önceden durumu bildiği için bir el feneri getirmişti. Ben duvarları incelerken oda ışığı tutuyordu. Kendimden geçmiş şekilde resimleri incelerken hamza arada bir ışığı aşagıya doğru kaydırıyor kalçalarıma bakıyordu. aslında bakması hoşuma gidiyordu ama mekanın kasvetide beni ürkütüyordu. Ben daha fazla kalmak istemediğim için hadi gidelim dedim. Hamza ise ben size ışık tutayım siz önden gidin öğretmenim dedi. Çömelerek tünele girdim arkamdanda hamza geliyordu ışığı kalçalarıma mı tutuyor yoksa önümemi tutuyor belli değildi. Tam çıkışa üç metre falan kala hamza beni ayak bileklerimden tuttuğu gibi geriye doğru çekti. Yüzüstü boyluboyunca yere kapaklanmıştım. Daha ne yapıyorsun demeye kalmadanda üzerime çıktı. Ben hamza kendine gel ne yapıyorsun diye bağırıyorum ama beni hiç dinlemiyordu. Öğretmenim artık dayanamayacam çıldıracam hergece sizi düşünerek otuzbir çekiyorum demezmi. Ben kımıldamaya çalışıyorum ama ne mümkün daracık yer oda üstüme çıkınca bir milim yerimden kımıldayamıyorum. Tek elini boynuma dolayıp öbür eliyleyse eşofmanımı aşagıya çekmeye çalışıyordu. Hiçbir şey yapamıyordum ben ona yapma etme diye yalvarırken eşofmanımı ve kilotumu kalçalarımın altına kadar indirdi. Kendi pantolununada indirdikten sonra aletini kalçalarıma dayadı. Tünel çok küçük olduğu için rahat hareket edemiyor . bir elinide boynuma doladığı için tek eliylede aletini bir türlü yerleştiremiyordu. Bende sokamaması için kalçalarımı sıkabildiğim kadar sıkıyordum. Daha öncede hiç kimseyle yatmadığı için tecrübesizliğinden bir türlü yerini bulamıyordu. Fakat birsüre sonra eliyle amımı yoklamaya başladı parmağını sokunca işte buldum ohh be deyip aletini tam deliğimin üzerine getirdi. Bütün gücüyle yüklenmesine rağmen ben kalçalarımı sıktığım ve tünel çok dar olup bacaklarımı ayıramadıgından ancak aletinin başını sokabildi. Bense hala ona yapmaması için yalvarıyordum fakat yavaş yavaş bana gidip geliyordu. Bağırıp çagıracak gücüm kalmamıştı susmuş onun işini görmesini bekliyordum. Üzerimde hayvanlar gibi inleye inleye gelip gitmesi benide azdırmıştı. Bütün suç sadece onun da değildi içimden sen okula öyle giyinip giyinip gidersen milleti azdırıp seni dikizlemelerine de izin verirsen sonun tabiki bu olur diye düşünürken iyice kudurmuştum. Kalçalarımı sıkmayı bıraktığım anda hamza farkında olmadan öyle bir yüklendiki avazım çıktığı kadar bağırdım. Ben bağıdrıkça o dahada kuduruyor sokabildiği kadar derine sokuyordu. Yavaş yavaş ben de alışmaya başlamıştım amımda iyice ıslandıktan sonra altında bu sefer zevkten inlemeye başlamıştım. Boşalmama çok az kalmıştıki hamza üstümde bir hayvan gibi bağıra bağıra boşaldı. İçimi ılık ılık doldurmuştu. Bir dakikaya yakın sessizce durduktan sonra öğretmenim çıkınca beni jandarmaya şikayet edecekmisiniz diye sordu. Ben de edecem desem ne olur etmeyecem desem ne olur . deyince başladı ağlamaya. Korkma korkma şikayet etmeyecem ama bu aramızda kalacak tamammı deyince sevinçten çıldırdı. Ben içimden yahu tecavüz eden adamı pardon çocuğu avutmaktamı varmış derken biraz önce boşalıp hala içimde duran aletinin sertleştiğini hissettim bana öğretmenim bidaha yapsam yine şikayet etmezmisiniz demezmi. Bu çocuk tam bir deliymiş fakat orada . bulunduğum zamandaki tek eğlencem ve erkeğim olmuştu.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.