29 Şubat 2012 Çarşamba

Alev Alev Yanan Bir Soba Gibiydi

O akşam yine açık öğretim gördüğümüz okuldan çıkmış eve gitmek üzereydim. Benle aynı derslere giren ayşegül de hemen önümden çıkmıştı. Onunla fazla bir samimiyetimiz yoktu, sadece karşılaştığımızda selamlaşırdık. 1.75 boylarında, sarışın, yeşil gözlü ve güzel vücutlu bir kızdı. Onu ilk gördüğüm anda fiziksel görüntüsüne hayran kalmış, onu bir ilah gibi görmeye başlamıştım. Zaten derslere bir tek onun için gidiyordum. Hemen önümden çıkan ayşegül hiç çevresine bakmadan birkaç sokak ileride olan evine doğru gitmeye başlamıştı. Evi benim yolumun üstündeydi. Hızlı adımlarla ona yaklaştım. "Merhaba ayşegül diyerek selam verdim. O da bana dönüp karşılık verdi. Konuşmaya başladık. Sınavlar yaklaşıyordu, derslerden konuştuk. Genelde dersleri iyiydi ama muhasebede zorlandığını söyledi. Ben ise daha önceki iş tecrübemden dolayı bu konuya yabancı değildim. Ona yardım edebileceğimi söyledim. Çok memnun oldu ve hemen o akşam beni davet etti. İşte bunu beklemiyordumMemnuniyetle kabul ettim. Beraber eve gittik. Kapıyı annesi açtı. Babası salonda oturuyordu. Beni onlarla tanıştırdı. Çok nazik . insanlardı. Sonra biz odasına gittik. İçeriye girdiğimizde bana istediğim gibi davranmamı söyledi ve üzerindekileri değiştirip rahat bir şeyler giydi. Ben ise sadece gömleğimin bir düğmesini açabilmiştim. Muhasebeyi anlatmaya başladım. Ben anlatırken dudaklarını diliyle ıslatıp yüzüme imalı imalı bakıyordu. İçimden içerde ailesinin olmamasını diliyordum. Beni baştan çıkarmak istediğini hissediyor ama inanamıyordum. . Son olarak odanın ısındığını bahane ederek şortunu da çıkarınca benim aletim kontrolden çıktı. Bu isyanı nasıl durdurabilirdim ki? Sonra bana döndü. "Sen Marstan mı geliyorsun oğlum? dedi. Ne yapacağımı bilemiyordum. Yanımda muz gibi soyulmuş bir afet ve içerde bir herkül! Sonunda dayanamadım ve olacaklara razı bir şekilde dudaklarına yapıştım. Bu . isyanı hemen durdurmak istiyordum. Ama korkuyordum da... Oysa o çok rahattı. İçerde televizyon seyrettiklerini ve hiç bir şeyi hissetmeyeceklerini söyledi. Bundan cesaret alarak ayşegülün tişörtünü parçalarcasına çıkardım. Sadece sutyen ve külotla kalmıştı. Sutyeni de çıkardığımda karşımdaki görüntü beni mahvetmişti. Göğüsleri inanılmazdı. Sanki bir heykeltıraşın elinden çıkmıştı. Hemen onlara kapandım ve süt almak isteyen çocuklar gibi emmeye, yalamaya ve küçük ısırıklar atmaya başladım. Ayşegül hem inliyor hem de gömleğimi, pantalonumu çıkartıyordu. Sonunda ben de külotla kalmıştım. Hemen onları da çıkarttık. Ben onun bal kutusuna eğildim. Dilimle içeriye girmeye başladım. Onu bir dantel gibi işliyordumKarşımda deli gibi inliyordu. Bu beni daha da . azdırıyordu. Sonuna kadar işimi başarıyla yaptım. Artık sıra ona gelmişti. aletimi eline almış boğazına kadar sokuyor, dilini kenarlarında gezdirip arada bir de ısırık atıyordu. Bu beni çıldırtmıştı. Bayılacak gibiydim ama ben değil benim alet bayıldı ve ayşegülün ağzına patladı. Önce suratını buruşturan ayşegül daha sonra hayatından memnun bir halde hayat suyumun her damlasını emmeye başladı. Sevişmemize 69la devam ettik. Sanki bir gemi gibi sallanıyor, dalgaların üzerinde yol alıyorduk. Ama bu sefer suratına boşalmayacaktım. Bir krem alıp dizlerinin üstüne çömelmesini istedim. O ise reddedip doğal haliyle istediğini söyledi. Önümde diz çöktüğü zaman çok harikaydı. Arkasındaki küçük deliği bir sıkıp bir bırakıyordu. Bu görüntüye hiç bir erkek dayanamazdı ve ben de dayanamadım. Daracık arkasına zar zor da olsa girdim. Önceleri canı çok yandığı için durmamızı isteyen ayşegül sonraları "hepsini istiyorum" diye inlemeye başlamıştı. İstediğini yaptım ve sonuna kadar girdim. Ama penisim içini parçalamış, o küçücük deliği kanatmıştıİkimiz birden orgazm olmuştuk. Ama henüz eğlencemiz bitmemişti çünkü tadılacak bir yer daha vardı. Önümdeki hiç erkek eli değmemiş bal kutusu ıslak bir şekilde karşımdaydı. Parmaklarımı kullanarak onu uyarmaya çalıştım. O anda biraz gerildiğini hissettim. Bana bakire olduğunu söyledi. Onu asla zorlamadım. Tam giyinmeye başlamıştım ki kararından vazgeçtiğini ve istediğini söyledi. Cüzdanımda duran prezervatifi takarak sırtüstü uzandım. Hala çok korktuğunu söylüyordu. İstemiyorsa yapmayacağımızı söyledim. "Hayır, bu kapının anahtarı senden başkası olmamalı diyerek titreye titreye penisimin üstüne oturmaya başladı. Canı çok yanmış olmalıydı. Kolumu öyle bir ısırdı ki resmen kanattı. Üzerimde bir joker gibi ritmik hareketler yapıp inlemeleriyle sanki camları titretiyordu. İçinde alev alev yanan ve beni de yakan bir soba gibiydi. Ateşi beni bitirmişti. Acıyla haykırıp inliyor, üzerime kendini iyice bırakıp kadınlığının dudaklarını kasıklarıma kadar değdiriyordu. Uzun tırnakları da boş durmuyor vücudumu yırtıp parçalıyordu. Sonunda dayanamayıp titreyerek boşaldık. Yatak çarşafı kıpkırmızı olmuştu. İkimizin de pestili çıkmıştı. Tam giyinirken kapı vuruldu ve içeriye annesi girdi. Çay ikram edecekti ama bizi öyle görünce dondu kaldı. Ama kısa sürede kendisini toparlayıp hemen giyinmemizi söyledi. Kendisi de kocasını oyalayacağını söyledi. Çünkü eğer babası birşey anlarsa bizi öldürürdü. Giyindik ve odadan Çıktık. Gayet kibar bir şekilde vedalaştık. Derslerinde kızına yardımcı olduğum için teşekkür etti. ayşegül kapıya kadar beni geçirdi. Görüşmek üzere ayrıldık. Çok mutluydum. Şimdi dersleri iple çekiyorum ve cebimde daima prezervatif bulunduruyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.